George Washington Üniversitesi’inde Uygur kültürünün korunmasına yönelik konferans düzenlendi

ABD’nin başkenti Washington’daki George Washington Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi’nde 9 Aralık 2022 Cuma günü Uygur kültürünün korunmasına yönelik konferans düzenlendi.
Uygur Akademisi tarafından düzenlenen konferansa George Washington Üniversitesi, Indiana Üniversitesi, Dünya Uygur Kongresi, Uygur İnsan Hakları Vakfı, Uygur Eylem Örgütü, Uygur Amerikan Federasyonu, Uygur Projesi Fonu, İpek Yolu Barış Projesi ve Japonya Uygur Derneği destek verdi.
Konferans başlamadan önce Doğu Türkistan milli mücadelesinde şehit olan ve Urumçi’de çıkan yangında şehit olan Doğu Türkistan halkı için saygı duruşunda bulunuldu.
Açılış konuşmasını yapan Uygur Akademisi Başkanı Rishat Abbas, Çin’de soykırım ve insanlığa karşı suçların devam ettiğini ve bunun durdurulmasının acil bir mesele olduğunu söyledi.
Daha sonra Uygurlar üzerine araştırma yapan Amerikalı araştırmacılardan George Washington Üniversitesi’nden Profesör Sean Roberts, Jurexel Üniversitesi’nden Profesör Rebecca Clothy ve Indiana Üniversitesi’nden Profesör Gardner Bovingdon bu konferansın önemini vurguladı ve iyi dileklerini ifade etti.
Americ National Endowment for Democracy başkanı ve CEO’su Damon Wilson, konferansta yaptığı tebrik konuşmasında, Doğu Türkistan’da kültürel yıkımlarda da dahil olmak üzere soykırımın yaşandığı bu günlerde, bu kültürü korumak, otoriter rejimlere karşı demokrasiyi savunmak gerektiğini söyledi.
Moderatörlüğünü Özgür Asya Uygur bölümü başkanı Alim Seytof’un yaptığı Konferansta uzmanlar ve aktivistler Uygur bölgesindeki mevcut duruma ilişkin görüşlerini dile getirdiler.
Indiana Üniversitesi’nden Profesör Gardner Bowingdon, konferansta yaptığı konuşmada Çin Komünistlerinin Uygur bölgesi üzerindeki egemenliğinin tarihini kısaca anlattı. Ona göre Mao Zedong hükümeti, Sovyetler Birliği’nin etnik politikasının bir modeli olarak özerklik vermesine rağmen, gerçek bir özerklik politikası uygulamadı; 1980’lerde Huyaobang, Uygurlar için gerçek özerkliğin gerekliliğini savundu, ancak 1989’daki ölümünün ardından Çin hükümeti sahte özerkliğini sürdürdü ve ulusal asimilasyon politikası soykırıma doğru ilerledi.
Bowingdon konuşmasında ayrıca “Özerklik Yasası’nda tüm etnik grupların kendi dillerini ve kültürlerini koruma ve geliştirme hakkı var ama bugün Uygurlara bu imkan tanınmadı. Bugün burada Uygur dilinin ve kültürünün korunması ve geliştirilmesini tartışıyoruz. Bunu Uygur bölgesinde kimse yapamaz ama biz yapabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Komünistim Kurbanlarını Anma Vakfı araştırmacısı Adrian Zeniz, araştırma sonuçlarını ve görüşlerini paylaşarak “Sincan polis belgeleri de dahil olmak üzere güvenilir Çin belgelerine göre, Çin hükümeti 2017’nin başından 2021’in sonuna kadar Uygurları amansız bir şekilde pasifize etme, soykırım politikasının sonuçlarını pekiştirme ve suçu normalleştirme aşamasına girdi” ifadelerini kullandı. Adrian Zeniz ayrıca Uygur meselesini incelerken ciddi olunması ve gerçeklere saygı duyulması gerektiğini örneklerle anlattı.
Bu konferansta konuşan Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun Isa, bu konferansın 9 Aralık’ta Soykırımı Anma Günü’nde düzenlenmesinin önemini anlatarak, diktatör ülkelerin dünya üzerindeki etkilerinin güçlendiğini; demokrasi ve insan haklarını korumak için demokratik ülkeler, politikacılar, insan hakları aktivistleri ve aydınların işbirliği içinde olmalarına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Sophie Richardson ve Uygur Hareketi başkanı Ruşan Abbas da toplantıda konuşma yaptılar. Ruşan Abbas, Çin soykırımı suçunun en büyük kurbanları haline gelen kadın ve çocukların haklarının korunması gerektiğini vurguladı; Birleşmiş Milletleri yeterli bir rol oynamamakla; dünyadaki birçok ülke ve büyük şirketleri ise katliamda suç ortağı olmakla suçladı.