You Are Here: Home » Akademi Etkinlikleri » Ankara’da ”01 Ekim Çin İşgali Basın Toplantısı” gerçekleşti

Ankara’da ”01 Ekim Çin İşgali Basın Toplantısı” gerçekleşti

Uygur Akademisi Vakfı ile Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfının işbirliğinde 30 Eylül 2022 Cuma Saat 18:30’da Ankara Hansaray Uygur Restaurant’ında ”01 Ekim Çin İşgali Basın Toplantısı” gerçekleşti. Anadolu Ajansı, Kırım Haber Ajansı, İlkha Haber ve BBN Türk TV gibi birçok basın mensupları, siyasi parti ve STK yöneticileri katılım sağladı.

Öncelikle Doğu Türkistan ve Türkiye İstiklal Marşları okundu, ardından Uygur Akademisi Vakfı Başkan Vekili Abdulhamit Karahan bey 01 Ekim Çin İşgali ile ilgili Basın Bildirisi okudu.

Ardından Dünya Uygur Kurultayı Başkan Yardımcısı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Doç. Dr. Erkin Ekrem bey Çin’in Doğu Türkistan İşgali ve 73 Yıllık İşgal Sürecini anlattı.

Son olarak, Yeniden Refah Partisi Dış İlişkilerden sorumlu Başkanı Doğan Bekin bey, Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı Ali Burak Topaloğlu bey ve İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş beyler konuşmalar yaptı ve Doğu Türkistan Meselesinin Türkiye’nin partiler üstü milli meselesi olduğunu, Çin’in bir an önce Doğu Türkistan’dan çekilmelerini ve Doğu Türkistan İşgaline son vermesi gerektiğini ifade ettiler.

Konuşmalar ardından katılımcılara Uygur yemeği ikram edildi, yemek sonrası çay molasında Doğu Türkistan Çin İşgalinden nasıl kurtulabilir? gibi konularda beyin fırtınası yapıldı.

* * * * *

İşgalin 73. Yıl Dönümünde Doğu Türkistan ve İnsanlığı Bekleyen Çin Tehdidi

Basın Bildirisi

Değerli Basın Mensupları, kıymetli Milletvekilleri, Siyasi Partilerin üst düzey temsilcileri, STK’ların yöneticileri ve değerli katılımcılar;

1 Ekim 1949’da ilan edilen Çin Halk Cumhuriyeti aslında ideolojik devrim uğruna yapılan bir iç savaş ürünüdür. 1921 de kurulan ÇKP, 28 yıl süren iç savaşla dönemin meşru hükümeti olan Çin Cumhuriyetini devirerek 1 Ekim 1949 tarihinde “Çin Halk Cumhuriyeti”ni ilan etmiş, dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip ülkesinde tek başına iktidar olmuştur. ÇKP iktidarı ele geçirdikten sonra  “Çin Cumhuriyeti / 中华民国” ile kesin çizgisini belli etmek için “Çin Halk Cumhuriyeti” ile eş anlamda “Yeni Çin / 新中国” tabirini kullanmaya başlamıştır.

01 Ekim 1949’da kurulan “Yeni Çin”de, ÇKP ilk icraat olarak iktidarı ele geçirene kadar kullandığı “Anti Emperyalist ve Anti-feodal Demokratik Devrim” söylemini fiilen terk ederek, “Emperyalist Mançu-Çing Hâkimiyeti” ve “Savaş Ağası Gomindang”ın işgalci geleneğini çok daha kanlı yöntemlerle devam ettirmiştir. Feodal Çin dönemine ait savaş hilelerini kullanıp, Sovyetler Birliğini de bu yolda amaçlarına alet ederek “Doğu Türkistan Cumhuriyeti Hükümeti”ni bertaraf edip, 20 Aralık 1949’da Doğu Türkistan’ı kanlı bir baskınla işgal etmiştir. Dökülen kanları işgalci “Kurtuluş ordusu” komutanı Wang Zhen / 王震 şöyle ifade etmekteydi: “Ben var ya ben, Sincan’da (Doğu Türkistan) öyle bir katliam yaptım ki, bundan böyle 50 yılda bile tek bir direnişci çıkmaz”.

“Yeni Çin”de ÇKP’nin başlattığı “Toprak Reformu / 土地改革”, “Sağcılara Karşı Hareket / 反右斗争”, “Büyük ileri Atılım / 大跃进”, “Kültür Devrimi / 文化大革命” gibi bütün radikal devrim uygulamaları Doğu Türkistan, Tibet ve Moğolistan gibi işgal bölgelerinde milli kimliklere karşı sistematik asimile ve yok etme vasıtası olarak kullanılmıştır. Örneğin “Toprak Reformu (1950-1953), Bölgesel milli tarım ve ekonomik sistemi felç edip, ÇKP’ye bağımlılık yaratma hamlesi”, “Sağcılara Karşı Hareket (1958-1962) Yerli milliyetçiliğe darbe bahanesiyle milli beyin takımını yok etme hareketi”, “Kültür Devrimi (1966-1976) Milli benliği yok etme ve Çinlileştirme devrimi” olarak gerçekleştirlmiştir. Dolayısıyla Yeni Çin’in amacı, bu “Yeni” ülkenin sınırları içindeki “Ötekileri” bütünleştirmenin ötesinde eritmek ve yok etmek anlamı taşımaktadır.

2017’de ifşa olan Doğu Türkistan’daki “Toplama Kampları” ve yapılan “Etnik Soykırım”  ÇHC hükümetinin yıllardır sürdürdüğü sistematik asimilasyon ve eriterek yok etme politikasının hızlandırılmış uygulamasıdır.

Bugüne Kadar Uygurlar Türk Milletinin Ortak kültürel değerlerini canları pahasına korumuştu. Şimdi Çin Türk dünyasının ilgisizliği ve İslam Âleminin sorumsuzluğundan aldığı cesaret ve elde ettiği imkânlarla Uygurları kökünden yok etmenin peşindedir. Uygurların uğramakta olduğu fiziki soykırım Türk Dünyasının canını acıtmamış olabilir. Ancak şimdi Uygurlar bitkin düşünce Çinliler Türk Milletinin ortak tarihi değerlerini yerle yeksan etmekte ve Türk Milletine meydan okumaktadır.

Çin şimdiye kadar “Uzaktaki ile dost ol, yakındakini ez 远交进攻” hilesini kullanarak Türkiye’deki karanlık yardakçıları vasıtasıyla Türk Milletini “Uygurlar Çin devleti sayesinde Mutlu ve Mesut yaşıyorlar” masalıyla uyutmayı,  Uygurların göklere yükselen feryat – figanlarının  “CIA Komplosu” olduğu propagandası ile kandırmayı başarmıştır. Ancak konu artık Uygur Türklerinin yok olmasıyla sınırlı kalmayacak kadar büyümüştür.

Türk Milleti artık Çin tehdidi gerçeğini kabul etmeli, Uygar dünyanın Çin’in İşgal ve Yayılmacılığını engellemek, Rus barbarlığını dizginlemek için oluşturduğu safta yerini almalıdır.

– Uygur Akademisi Vakfı & Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı

01 Ekim 2022

Uygur Akademisi © Her Hakkı Saklıdır.

Scroll to top