You Are Here: Home » Akademi Etkinlikleri » Çin’in Doğu Türkistan’daki Etnik Soykırımı hakkında Basın Bildirisi

Çin’in Doğu Türkistan’daki Etnik Soykırımı hakkında Basın Bildirisi

Çin’in Doğu Türkistan’daki Etnik Soykırımı hakkında Basın Bildirisi

Basınımızın çok değerli mensupları, hanımefendiler, beyefendiler ve aziz kardeşler,

Öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün bizim buraya gelmemizin çok önemli bir nedeni vardır. O da Doğu Türkistan’da insanlık suçu, soykırım suçu işlenirken, bu suçu işleyen Çin devletinin temsilcisi Wang Yi’nin Ankara’ya ziyarete gelmiş olmasıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemindeki “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması”nın mezkur şahsın imzasını taşıyor olması da bu ziyareti son derece manidar kılmaktadır. Uygur Akademisi olarak Çin Dişişleri Bakanı Wang Yi’nin bu ziyaretini protesto ediyoruz.

Değerli basın mensupları,

21. yüzyılda yaşadığımız modern bir çağda Doğu Türkistan’da Çin komünist yönetimi tarafından insanlık suçu işlenmekte, soykırım yapılmakta, Müslüman Türk toplumu kasti ve sistematik bir şekilde imha edilmek istenmektedir.

Şöyle ki, Çin komünist yönetimi 2017 yılından beri milyonlarca Doğu Türkistanlıyı sözde “Mesleki Eğitim Merkezleri” diye adlandırdıkları toplama kamplarında zorla tutmakta, normal ve doğal yaşam koşullarından mahrum bırakmaktadır. Ebeveynlerinin toplama kamplarına alınmaları dolayısıyla sahipsiz kalan çocuklar evlerinden yurtlarından alınıp Çin yurtlarına götürülmektedir. Bir taraftan Doğu Türkistan’a milyonlarca Çinli göçmen yerleştirilirken, diğer taraftan Müslüman Türk kadınları tıbbi müdahalelerle kısırlaştırılmakta ve zorunlu kürtajla masum bebekler katledilmektedir. “Çince İslam” adı altında Müslümanların dini inanç ve yaşam biçimlerine müdahale edilmekte, Müslüman Türk kızları Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanmaktadır. Bütün bunlar 12 Ocak 1951 yılında yürürlüğe giren “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme”nin ilgili maddelerine göre açıkça soykırım suçu teşkil etmektedir. Söz konusu sözleşmenin 2. Maddesinde şöyle yazar:

Ancak Çin yönetimi Uygur nüfusunun geçmiş yıllara göre artmış olduğunu ileri sürerek soykırım yapmadığını iddia etmektedir.

Aslında Çin altına imza attığı sözleşmenin ilgili maddelerini bilmiyor değildir, kendi çıkarına uygun yeni dünya sistemi oluşturmak için mevcut dünya ekonomik ve politik siteme ve bu sistemin temeli olan evrensel değerlere müdahale etmeye çalışmaktadır.

Çin komünist rejimi uluslar arası hukuku hiçe saydığı gibi, kendi yasalarını da çiğnemekte, anayasal suç işlemektedir.

Bilindiği gibi, Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nın “Genel Çerçeve 1. Madde 4. Fıkrasında “Her etnik grubun kendi dili ve yazısını kullanma ve geliştirme özgürlüğü vardır, kendi örf adetlerini koruma ve ıslah etme özgürlüğü vardır.”;  2. Maddenin 35. Fıkrasında “Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının fikir beyan etme, neşriyat, toplanma, dernek oluşturma ve gösteri yapma özgürlüğü vardır.”;  2. Maddenin 36. Fıkrasında Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşlarının inanç özgürlüğü vardır.;

Yasalarca tanınmış bu haklara bağlı olarak kendi dili ve yazısını kullanmak, milli kültürünü geliştirmek, kendi inancını yaşamak isteyen yüzlerce Doğu Türkistanlı akademisyen, sanatçı, aydın ve din adamı ne olduğu belirsiz radikalizm, ayrılıkçılık ve terörizm suçu ile itham edilerek toplama kamplarına gönderilmiş,  hapishanelere atılmış, fiziki ve psikolojik işkenceye maruz bırakılmıştır.

Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının bulunmadığı totaliter Çin rejimi bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması” ile ilgili kanun teklifinin onaylanmasını beklemektedir.

Söz konusu kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde iken, Çin Dışişleri bakanı Wang Yi’nin Ankara’yı ziyareti çok manidardır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz konusu kanun teklifinin onaylanması Çin tarafından istismar edilecek, telafisi mümkün olmayan trajik sonuçlara yol açacak,  “Boraltan faciası” tekerrür edecektir. Böyle bir kanun teklifinin kabulü, Türklük ve kamu vicdanında, Doğu Türkistan Türklerinin ruhsal dünyasında derin yaralar açacaktır.

Uygur Akademisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinden “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması” ile ilgili kanun teklifini reddetmesini istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden, Türk dünyasından, Doğu Türkistan Türklüğüne  sahip çıkmasını, Doğu Türkistan sorununun Birleşmiş Milletlerin gündemine taşınmasına öncülük etmesini istiyoruz.

İslam dünyasından adaletsizliğe, haksızlığa ve zulme uğrayan Doğu Türkistan Müslüman toplumunun yanında olmasını istiyoruz.

Ayrıca, insan haklarının ağır derece çiğneyen ve soykırım yapan Çin devletinin başkenti Pekin’de yapılması planlanan “2022 Kış Olimpiyatları”nı boykut ediyoruz.

Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslar arası kurum ve kuruluşlardan Doğu Türkistanlıların yaşam haklarının, maddi ve manevi varlığının, millet olarak mevcudiyetinin yasal güvence altına alınması, Doğu Türkistan’da insanlık suçu işleyen Çinli yetkililerin yargılanması hususunda gereğini yapmalarını istiyoruz.

Son olarak, Çin yönetiminden toplama kamplarını derhal kapatmasını ve soykırımı durdurmasını istiyoruz.

Prof. Dr. Alimcan İnayet

Yönetim Kurulu Başkanı

Uygur Akademisi © Her Hakkı Saklıdır.

Scroll to top