Doğu Türkistan’da ikinci Endülüs vakası yaşanıyor
20 Ocak, 2020
Mazlum coğrafyası Doğu Türkistan’da 5 milyon insanın tecrit kamplarında Komünist Çin’in zulmü altında asimilasyona uğratıldığını belirten Doç. Dr. Ömer Kul, “Çin’in Doğu Türkistan’daki soykırımı, Hitler’in Nazi kamplarına rahmet okutacak duruma gelmiştir. Yaşananlar zulümler, insanım diyebilenlerin hafsalasının almadığı bir boyuta ulaşmış olup, şayet tepki konulmadığı takdirde tarihin ‘2. Endülüs vakası’ olarak adlandırabileceği bir sürece sürüklenmektedir” dedi.
Doğu Türkistan ikinci Endülüs olma yolunda. Müslümanlara yönelik zulümler işkenceler artarak devam ediyor. Dünya sağır ve dilsiz. İslam alemi kukla yöneticiler tarafından ümmeti ilgilendiren meselelere uzak tutuluyor. D. Türkistan, ümmetin yetim evladı durumunda. Sahip çıkanı yok. Çin bu sahipsizlikten güç alarak soykırıma devam ediyor. D. Türkistan, ümmetin esaslı imtihanı durumunda. Doğu Türkistan üzerine önemli çalışmalara imza atan İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Ensitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Kul ile bölgedeki sıcak gelişmeleri ve neler yapılabileceğini konuştuk…
1.5 asırlık zulüm devam ediyor
-Hocam D. Türkistan’daki durum hakkında bilgi verir misiniz?
Hitler’in kamplarından beter
Bugün 5 milyon insan “aşırılıkla, ayrıcılıkla mücadele ve komünist partiye koşulsuz sadakat” prensipleri doğrultusunda tecrit kamplarına tıkılmış, Hitler’in Nazi kamplarına rahmet okutacak duruma gelmiştir. “Kardeş aile projesi” adı altında her Doğu Türkistanlı’nın evine bir Çinli istihbarat elemanı yerleştirilmekte, insanlar hapse veya tecrit kamplarına tıkılmakta. Bölge kameralarla bir nevi açık hapishaneye çevrilmiştir. Camiler yıkılıp bar, pavyon veya turistik tesis olarak kullanılmaya başlanmıştır. “Melek evleri” kreşlerinde çocuklar tecrit edilmekte. Genç kızlar zorla Çinli erkeklerle evlendirilmekte. Yaşananlar, zulümler, insanım diyebilenlerin hafsalasının almadığı bir boyuta ulaşmış olup, şayet tepki konulmadığı takdirde tarihin “2. Endülüs vakası” olarak adlandırabileceği bir sürece sürüklenmektedir.
İslam ülkesi var mı ki?
-İslam ülkelerinin ilgisizliğini, kayıtsızlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İslam ülkesinden kasıt Mısır mı, S. Arabistan mı, BAE mi, Suriye mi, İran mı? Başlarında bulunan yöneticilerinin durumlarını anlamak veya ülkemize karşı tutumlarına baktıkça resmi daha net görmek mümkün. Müslüman halk bir tarafa, bu devletlerin Doğu Türkistan’da yaşananlara ses çıkarmamasını; Şuursuzluklarına ve Çin’le olan menfaat ilişkilerine bağlıyorum.
–Peki efendim Çin zulmü altındaki Müslümanlarla irtibat kurulabiliyor mu?
Kesinlikle böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değildir. 2016 sonrası parçalanmış aileler, akrabalarıyla dahi irtibat kuramamaktadır. D.Türkistan’a yardım götürme şansınız dahi yoktur. Bölgede ülkemizin bir konsolosluğunun veya misyon temsilciliğinin açılmasının teklif dahi edilemediğini söylemek herhalde meselenin anlaşılmasına yeterli olacaktır.
Ses çıkardıkça elimiz güçlenir
–Çin nasıl bir algı uyguluyor?
Çinliye göre dünyada iki çeşit insan vardır. Medeni Çinliler ve “barbar” olan diğerleri. D. Türkistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri, Çinlilere göre barbarların medenileştirmesi olup, iyiliktir. Bir başka husus ise Türkistan veya Orta Asya topraklarının tanrı tarafından Çinlilere bahşedilmiş olması safsatasıdır. “Tek Çin” dedikleri Tayvan’ı da kendilerine bağlamışlardı. Hatta 10 yılda 10 milyon Çinlinin Türkiye’ye yerleşmesi bile bekleniyor. 1.5 milyarlık Çin her bakımdan dünyaya muhtaç. Çin’i Doğu Türkistan gibi Tibet, İç Moğolistan, Hong Kong, Demokratik Çinliler, Falungong ruhani hareketi de içeriden ve dışarıdan köşeye sıkıştırmaktadır.
Dua edelim Komünist Çin Soyvetler gibi dağılsın!
-D. Türkistan meselesinin çözümü sizce nedir?
Çözümü zor bir konu. Lakin benim gördüğüm en iyi senaryo Çin’in aynen 1991’de Sovyetler Birliğinde olduğu gibi bir dağılma süreci yaşaması. İkinci ihtimal ise aynen Doğu Timor melesinde olduğu gibi, konunun BM gündemine getirilip bir halk oylaması yapılabilir. Üçüncü şık ise İslam İşbirliği Teşkilatı bölgede sükunetin sağlanmasına katkı yapabilir.
-Türkiye’de meseleyi gündeme getirenleri suçlayanlar ne yapmak istiyor?
Bunu Çin ile olan ilişkilerine, maddi çıkarlarına ve körkütük Batı düşmanlıklarına bağlamaktayım. Bu türden insanlar arasında milliyetçi-mukaddesatçı şahıslar olması ise daha vahim bir durumdur. Halbuki bölgeye gidip objektif baksalar, olayın vehametini anlayacaklardır.
-Türkiye ve Hükümetimiz neler yapabilir?
Meselenin BM gündemine getirilmesi, İİT’de müzakere edilmesi tabiki önemli. Lakin bunlar kadar önemli iki husus ise Türkiye’ye ulaşabilmiş Doğu Türkistanlıların hukuki süreçleriyle ilgili ivedilikle adımlar atılmalı ve Komünist Çin’in devlet anlayışına her daim şüpheli bakılmalı.
-D.Türkistan meselesini gündeme getirmek için nasıl bir çalışma yapılmalı?
Ülkemizde STK’lara ve basına büyük görevler düşüyor. Ne kadar çok ses çıkarılırsa Çin’in geri adım atacağı dahası Türkiye’nin meseleyi BM gündemine getirmesi veya Çin ile yapılacak ikili görüşmelerde elini kuvvetlendirmesine katkı yapacaktır.
Kaynak: Yeni Akit